29 Aralık 2012 Cumartesi

LÜTFEN "AL"GILARINIZIN AYARLARI İLE OYNAYIN


   Hayatımıza dokunan ve zihnimizde yer eden birçok olay “Al”mamızla ilgili..”Al”mış olduğumuz eğitim, sosyal statü, inanç ve yaklaşımlar bizi potansiyel bir mıknatıs haline getirir gündelik yaşamda..Kişiye öğretilmiş algılar, karakteristik duruşumuzu tamamlar..Sembolik görünen tutum ve davranışlar aynı süreç içerisinde gerçekleşince zıt düşebilir..Yeni bir yılın gelişini kutlamak, hediye “Al”mak kimisi için farklı bir kültürün yansıması gibi görünse de kimileri için yeni gelen bir yılı yeni “Al” gılarla karşılamak olabilir.
  Sinirli bir anımızda ağzımızdan çıkan sivri “ok” hiç ilgisi olmayan bir “Al”gıya denk gelebilir..Sözlü iletişiminde yapılan hataları geri “Al”mak mümkün olmuyor..Ağzımızdan çıkan her cümle karşımızdaki “Al”gının zihinde yer ediyor..Yapıcı, pozitif ve modern karakterler bu olumsuzluğu bertaraf edip hayatına devam edebiliyor..Varolan olumsuzluğu kabuk halinde zihnine kazıyan bireyler ise negatif saplantılarının kurbanı olabiliyorlar..
  Kaliteli bir hayat yaşamak için “Al” gılarımızı doğru kullanmalıyız ve doğru mesajı verebilmeliyiz..Bunun en güzel yolu hoşgörü, anlayış, kendini yenileyebilme ve mevcut hatalarını düzeltebilmektir..Hayat kalitesini üst düzeyde tutmayı becerebilen bireyler başarılı olurlar..Kendimizi daha iyi hissetmemiz için arada “Al”gılarımızın ayarları ile oynamamız gerekir..Farkındalık burada başlar..

27 Aralık 2012 Perşembe

Tenezzül

Tenezzül: Bugün bir arkadaşım(!) "Eğer ben de evlenmiş ayrılmış olsaydım seninle evlenirdim" dedi. Evlenip ayrılmakla nasıl rezil, nasıl ikinci sınıf bir insan durumuna düştüysem o sıfır model insan karşısında...








İtiraf comdan bir yazı küfretmek istiyorum ama edemem neden 2 ' ci sınıf insan oluyoruz onu anlamıyorum.Çok mu kötü bişey daha ağır şeyler söylüyorum normalde ama buraya yazarsam ayıp olur.Hayatta hiçbişeyin garantisi yok iki insan aynı evde yaşayamaya bilir.Yada hayatınızı yanlış bir adama adayıp ortada kalabilirsiniz ama hiç kimse bu kadar aşalanmayı haketmiyor.

etkinlik düzenledim, haydi kızlar toplanın, ayakkabınızı gösterin!


 bloğumda bi etkinliğim var,
hem eğlenceli hem hediyeli(:

nerden nasıl duyururum derken
aklıma burası geldi.
dedim yazarsam
bütün kızlar toplanırsa
çok eğlenceli olur(:





26 Aralık 2012 Çarşamba

sevgililik ne acayipmiş..

bazılarının payına mükemmel evlenme teklifleri,
düşünceli, zeki, ince, ahlaklı
hint kumaşları düşer;
bazılarına kozalak.
sadece kozalak.







Evlenme Teklifi :)

 


Bursa da oturan biri olarakdan şuan azım açık baka kalmış bir durumdayım.Hemde Bursa nın en işlek alışveriş merkezlerinden biri şehrin göbeği desem yeri.Ahh ahh şunun miniciği kadar bir romantik olaydınya. 2 ci bir şansım olurmu bilmem ama böyle bir teklif alamayacağım kesin :) 

Şanselize Bulvarı'ndan Taştı,Bu Tiyatronun Aşkı...



Şanselize Bulvarı blogumda bu yazıyı Yine Tiyatro İzlenimleri adı altında kaleme dökmüştüm. Sevgili Umay'a teşekkürler...

Beni bilen biliyor artık.Nerde ne yaşadıysam,ne hissediyorsam kızıyorsam düşüncelerimle izdüşüm yapıyorum bu blog sayfalarına.Ne kızdırıyor beni,nelere tahammül edemiyorum,neleri takıyorum kafama,nelere boş veremiyorum birer birer sayıp döküyorum huzurunuza.

Yine böyle bir anlardan birini okuyacaksınız.Kah yaşadıklarımdan yola çıkacağım kah arkadaşlarımdan gördüklerimle kah dışarda herhangi bir insanı izlemiş olmanın görselliğiyle...

Bir ben mi takıyorum bunları diyorum zaman zaman.Hep de böyle şeyleri bulurum ben .Huzurlu eve geldiğim pek yoktur.Mutlu geldiğim olmuştur ama huzur bambaşka bir şey azizim.Bir de mesela çok mutluyum o an,aklıma birden o gelir ,direkt keyfim kaçar.
Sonra bir müzik dinleme seansımda hayallerimin içine koyarım o durumu.Onu o durumdan ya kurtarmışımdır ya da onu kurtaracak bir yiğit bulmuşumdur.Nitekim bir bakarım bir gün o kişiye, tam benim aklımın geçtiği bir şey olur,hayatı kurtulur.
Ah keşke keşke...onlar için yapabileceğimiz şeyler olsa...Ama hiçbir şey yapmamaktansa küçük bir girişim onlar için fark ediyor....Hani belki bilirsiniz,deniz yıldızlarını kurtaran adamın hikayesini...Sormuşlar adama :
-be adam bunları tek tek denize atarsın,hangisini kurtarmaya gücün yetecek
-ama o attığım deniz yıldızı için çok şey farkedecek...
belki yaptıklarımız dünyayı kurtaramaz ama o deniz yıldızı için farkdecek !
İşte size tam bir sivil toplum kuruluşu misyonu !

*****

Bugün başka bir tiyatro oyunu için gittiğimiz provada, başka bir hocamız, bir arkadaşa kendisini beklemeye aldığını ifade etti.
Arkadaşı daha önce tanımıyordum ama hareketlerinde bir başkalık vardı sanki.Tamam,kabul ediyorum okuması da kötüydü.Ayrıca oyunun teksini takip etmesi de ayrıca bir aksaklık oluşturuyordu.
Ki,oyun teksi acemice çekilmişti.Diğer taraftan o kadar takip edilmesini zorlaştıracak bir şey yoktu ortada.
Ama arkadaşın- ilk kez çalışmaya katılmış olmasından kaynaklanacak- bir adapte olmama durumu vardı.

Neyse provadan çıktık.Önümde bir erkekli iki kız kız bir grup yürüyordu.Biraz daha önümüzde de beklenilmeye alınan arkadaş yürüyordu ve birden yumruğuyla elektrik kutusuna vurdu.Önümdeki grup yolunu değiştirdi.

Anladım ki ,arkadaş beklenilmeye alınmasına kızmıştı.Elini elektrik kutusuna vurmasına ben de çeşitli anlamlar yükleyebilirdim.Onu öyle görünce ben de Yargılayabilirdim.Etiketleyebilirdim.Korkabilirdim ondan.Psikopat,Saldırgan olduğuna kanaat verebilirdim.Zaten öyle bir özelliği olsa o gruba katılma girişiminde bulunur muydu hiç! Demek ki içinde iyi duygular,olumlu enerjiler var.

Onun açısından baktım ve düşündüm :

Orda bulunan hiç kimse senelerini tiyatroya vermiş insanlar değillerdi.Tiyatro ile profesyonelce ilgilenen tek kişi bendim.Ama ben bile kendinde hergün eksik gören,kendini yetiştirmeye çalışan biriyim ki  bana da çok ama çok iyi denilemez.İşte bu yüzden böyle değişik grupların arasına katılıyorum.
Ama insanların sanki hepsi tiyatroyu fethetmiş gibi bilgiçlik taslamalarını tehlikeli ve abartılı buluyorum.

o topluluğa hepimiz farklı şeyler bekleyerek geldik.Kimisi yetişkin oyunu oynamak için ,kimisi hayatında bir değişiklik olsun diye ,kimisi kendisine bir şey kazandırsın ,kimisi çevresi olsun diye geldi.Belki hepsi de bir neden katılmak için.

Madem o kişiyi topluluğa çağırdınız.Ona da bir görev verilmeli.Çünkü o kişi için  o büyük bir adımdır.Belki şimdiye dek hiç öyle bir çevreye girmedi.Belki o çevreye girmesi onun için ileride olacakların olumlu işaretçisi.Belki onun için büyük bir adımdı oraya katılmak.
Belki o çevreye girdikten sonra daha fazla okumaya başlayacak,ifade gücünü yükseltecek,özgüveni gelecek,farklı uğraşıları olacak.Onu geçtim hayatta yaşamanın bir amacı olacak.İnsanları sevecek.Grup çalışmalarını sevecek.Önce bireysel bir çaba sarfedip sonra hareketlerini toplulukta gösterecek.

İyi olanı herkes eğitir,herkes iyi sohbeti olan insanı yanında ister.Önemli olan bu arkadaşları eğitmek ,toplumun içine dahil etmek,önemli olan bu hayatta onun da görevleri ve sorumluluğunun olduğunu bilmesi . "Sen olmasan şu görev aksardı."
"Bak hepimiz bir saatiz.Saniye olmadan zaman geçiyor mu?Yelkovan olmadan akrep ilerliyor mu?Ya akrep olmasaydı...Ya rakamlar....Ya zaman denen kavram olmasaydı.....Hayatta herkesin bir görevi ve sorumluluğu var.Senin de var.!"
Suflör ol .Işıkçı ol.Ses ayarlarını sen düzelt.Misafirlerle sen ilgilen.Bak sen böyle karşılamasan o kişi böyle şevkle izlemezdi bizi.
-Kapıdaki çocuk ne sevimli ne efendiydi değil mi Kudret ?
-Evet hanım,keşke bizim çocuğumuz da bilgisayarın başından kafasını kaldırsa da bu çocuk gibi misafirleri ağırlasa burda !

Herkes tiyatrocu olamaz.Herkes çok iyi yapacak diye bir kaide yok.Tiyatronun amacı kendini keşfetmek,iç yolculuğa çıkarmaktır.Tiyatro kendini tanımaktır.

Tiyatro bir tek sahnede kullanılmaz.Şimdi önde gelen kurumsal iş yerleri bile iş yerlerinde eğitim için tiyatroyu daha doğrusu dramayı salık verirler ve eğitimlerine koyarlar.Bunun amacı güvendir.

Tiyatro hayat sevincidir.Tiyatro insan sevgisidir.Tiyatro güvendir.
Siz o insanı beklemeye alırsanız ,ruhunda derin yaralar açarsanız ileride insanlara güvenemeyecek ,ileride hayata hep öfkeyle bakacak,hep insanlara karşı bir hiddet duyacaktır.
Bekleme alma yerine ,bunu söylemek yerine "sahne önünde olmak kadar sahne arkasında olmak gizli bir kahramanlıktır.Bize sahne arkasında yardımcı olmana ihtiyacımız var."
Artık o da ekibin bir parçası !

Serbest zamanlarda yapılan bu çalışmalarda, oyun için bu kadar acımasız olmaya gerek yok.Bu kadar ezmeye gerek yok bence.

İçinizde öğretmen olanınız varsa bilmiyorum ama bir öğretmencilik anlayışıyla tiyatro yönetilmez bence!
Ha sıfırcı hoca olmuşsun ha böyle ;aynı mantık!
O insanları topluma mı kazandırmaya çalışıyoruz yoksa toplumdan soyutlamaya mı?
Ne yapalım bizden farklı diye beklemeye mi alalım hayatta.Bu ne, bileği burkulan bir baş balerin mi ! 

Şahika Tekand'dan bir cümle :
Tiyatro ,insanı insanla insana anlatma sanatıdır.

Biz ne yapıyoruz? 
Biz insanı insanla egolarımızla bastırma gurusunu yerleştiriyoruz bence.

Lütfen ama lütfen çevremizde böyle insanlar görüyorsak ,onlarla konuşmaya çalışalım.Onu tanımaya çalışalım.Bir şans verelim onlara .
Belki ilk soruşunuzda ters tepkiyle karşılaştınız.Olsun, belki o an için size kızacaktır.sonra pişman olacaktır.
Duyarlı olmamaktansa, duyarlı alıp o tavrı almak sizin için önemlidir bence.

Hadi amaaa o kadar Polyannacı değilim ,değil mi:-)) 









25 Aralık 2012 Salı

Sapıklaşan İnsanlar...

Bu sabah yine sabahın köründe işe geldim.Klasik pc aç ve sonra maillere bak ve tabiki siz blogcanlarıma bakınmak.Gazetelere bir göz gezdireyim dedim ve okuduğum haber beni dehşete düşürdü.


Kadıköy'de özel bir şirkette müşteri temsilcisi olarak çalışan 27 yaşındaki genç kız, erkek arkadaşıyla gittiği otel odasında dehşet yaşadı. Sevgili 'sürprizim var' diyerek gözlerini kapattırdığı genç kızı biber gazı sıkarak etkisiz hale getirdi. Ardından da ellerini kelepçeledi. Genç kızın çığlıkları üzerine otele çağrılan polis, gözaltına aldığı sevgilinin çantasında satır, çöp poşeti, koli bandı ve bıçak buldu. Kendisini 'Korkutmak istemiştim' diye savunan sevgili, 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan tutuklanarak cezaevine konuldu. 

Olay iddialara göre şöyle gelişti: Özel bir şirkette müşteri temsilcisi olarak çalışan L. Y., bilgisayar uzmanı erkek arkadaşı 30 yaşındaki V. A.'yla birlikte otele gitti. Geç saatlerde V. A., kız arkadaşı L. Y.'nin gözüne biber gazı sıktı. Ardından da ellerini arkadan kelepçeledi. Bundan sonraki dehşet anlarını ise L. Y., polis merkezindeki ifadesinde şöyle anlattı: "V.A ile yaklaşık bir yıldır beraberdik. Ne kadar aramızda tartışma olsa da bana şiddet uygulamazdı. V.A daha önce nişan günü terkedildiği için psikolojik tedavi görmüş. Bu nedenle bakış açısı farklıydı. Otel planını önceden yapmıştık. Otele gelip odamıza çıktığımızda herhangi bir problem yoktu. Televizyon izledik. Sohbet ettik. Bir süre sonra V.A beni, 'Bir süprizim var' diyerek, banyoya gönderdi. Daha sonra da geri geri gelmemi ve sürprizi bozmamamı söyledi. Geri geri yürürken bir anda gözlerime biber gazı sıktı. Kendimden geçtim. Bu sırada kollarımı arkadan kelepçeledi. 'Eğer bağırırsan seni öldürürüm' diyerek tehdit etti. Bir yandan da koli bandını açıyordu. Beni yüzükoyun yatağa fırlattı."


(haber kaynağı habertürk)


Dehşete düştüm şuan 1 yıldır beraber olduğu insanın yaptıklarına bak.Artık sevgilimize,kocamıza güvenemez olduk.Nedir bu psikopatlık  canilik anlamış değilim.BU şimdi fantazimi sapıklıkmı cinayetmi size sorarım blogcanlar !!!

MERHABA BEN GELDİMMM :)

Sevgili umaycım bana sitemizde yazarmısın diye sormuştu dün.Bende cenazenin üzüntüsü işlerin karışıklığı derken hangi site diye sordum.Halbuki biliyorum hangi site.Bizim siteymiş :) Ve ben kendimi hiç beğenmezken bana böyle bir davet gelmesi beni inanılmaz heycanlandırdı.Artık bende burda fikirlerinizi alıcam,dertlerimi paylaşıcam ve daha bir çok konu şimdi çok heyecanlandım aklıma pek birşey gelmiyor doğrusu.Sevilmek güzel birşey ve ben hepinizi çok sevmeye başladım :) 



iki kum tanesi: Yılbaşı kartları

iki kum tanesi: Yılbaşı kartları: Öncelikle bu yazıyı hazırlarken okuduğum bir bilgiyi paylaşayım. Devam edip etmediğini öğrenmek size ait . Bir çok blog arkadaşımız hediye ç...




Blogda sörf yaparken Füsun T.'nin bu yazısını okudum.İçim heyecanlandı.Kendi blogumdan da bir yol yapayım da,belki Füsun T.'nin dünyasını keşfetmemiş olanlar ,onu da keşfetme mutluluğuna erişsinler benim gibi...

ah ne güzel bir duygu burda olmak...İçimi heyecanlandırıyor bu güzel paylaşımlar...

Verdi-La Traviata
Belki biliyorsunuzdur La Traviata ,Alexander Dumas'ın Kamelyalı Kadın hikayesinden uyanlanan müzikal bir oyun hatta operetti.Şimdi kulaklarımda bu müzik çınlarken bu küçük yazıyı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu da yaşıyorum....

24 Aralık 2012 Pazartesi

hayat, mükemmel beklentilere karşın dandik gerçeklikler bütünüdür.


bazı gerçekler,
insanın suratına çotank diye çarpar.
hayatın planladığımız gibi gittiğine
kaçımız şahit oluruz ki?

bir hafta sürecek o diyete asla girilemez.

 1.80 gibi süzülen kız
aslında 1.45tir.

"oyy sana çok yakıştı" denen bluz
üstünde battaniye gibi durmuştur.

aman ne romantik diye baktığın kar,
hayatı felç eden bi çamur yığınıdır.

on santim köpüğü olması gereken latte
evde yapıldığında bulaşık suyudur.

farklı görünmeye çalışsak da
çoğu zaman sıradanızdır.

zeki olduğumuzu iddia ettiğimiz her an ise
her zamankinden daha aptal.

hiç bir tarif internette gördüğümüz
görüntüyü vermez.

hiç bir eşya
eve getirildiğinde mağazadaki gibi durmaz.

kuaförün bak seni çok açacak diyerek
saçımıza sürdüğü her boya,
adeta bir ajdar efekti meydana getirir.

dolap sebzeyle doldurulsa,
her akşam salata yicem dense de
en birinci gıda maddesi nutelladır.

doğal sarışın gibi göründüğünü sananların
aslında dibi gelmiş saçları vardır.

maç izlemeyi planlarız,
ama ertem şener'in öğrettiği hayat gerçekleriyle
(bkz: futbolcuların yedi cetleri)
huşu içinde bilgi ediniriz.

çok popüler olduğumuzu sanarız,
ama yalnızlık ömür boyu.

sosyal statü kadınlara yeter diye düşünürüz.
ama sosyal statüsü, eğitimi, özellikleri ne olursa olsun
erkekler öküz olduğu sürece
üç kadından en az biri
mutsuz evliliklerin,
mutsuz hayatların kurbanı olur.

eski sevgili asla unutulmaz.
ama planlanan bu değildir.

reklamlardaki sonucu aldığını sanarak
saçlarını savura savura yürüyen kızın
diğer adı aslında
çalı süpürgesidir.

her dönem başında bu dönem ders bırakmicam denir,
ama ya sadece vizeler iyi geçer,
ya da finaller.

evi itinayla süpürdüğünü sanırsın,
ama anne yerde toplayınca bir ekmek edecek kadar
kırıntı bulur.

sırf siyah diye zayıf gösterdiğini sandığın tayıt
(bkz: tayıt)
 isminin önüne akrep nalan ekler..

hayat acımasızdır.
ya da sadece gerçek.
 




22 Aralık 2012 Cumartesi

SEVGİLİ BLOG

 
  Yoruldum be okur..Birde şunu farkettim her hafta sonu benzer nitelikte bir şeyler karalıyorum..Şimdi bu blog yazısından nasıl bir mesaj çıkaralım, hayatımıza hangi anlamları yada anlamsızlıkları katalım diye o güzel kafanızıda yormayınız..Bu  aralarda da acayip bir iletişim sıkıntısı içerisindeyim..2013 mimde “Benim blog duyulsa “ dememin sebebi yani işyerimde duyulsa çok ilginç olur anlamındaydı yahu..Şöhret sevdasında değilim..Öyle olsa yüz bloğu bilmem kaç seyircisi ile birlikte kapatmazdım herhalde..Ama bir yandan da şöyle düşünüyorum Televizyona çıkıp mükemmel blogger edalarında ağzıma bir mikrofon dayasalar ve ben gözlerimi kısıp dudaklarımı büzüştüre büzüştüre bir şeyler anlatsam hoş olmaz mı ki..Şimdi diyeceksin ne bu böyle günlük gibi ıyyy, ilkokul çocuğu bööööğğtthh..Ya içimden böyle yazmak geldi şimdi ne yapayım annem..Ne mesaj kaygısı ne bişey..
  Bende dahil olmak üzere ne kadar basit sorguluyoruz değil mi insanları ara sıra..Aslında bunu gündelik hayatta hep yapıyoruz..Gündelik hayatta da günlük tutup, anlattığımız günlüklerimiz oluyor, ama başkalarını okumak “zul” geliyor..Bir küçümseme , bir irdeleme..Hiç bakmıyoruz kendimize hiç..İşte böyle böyle büyüyoruz ki hep küçük mü kalmalı yoksa büyüyüp koca adam mı olmalı şu güzel dünyada..
Kararsız kaldım ki çok..
  Az sonra sahile inip, puslu havadaki ilginç gizemi çözmeye çalışacağım..Kahvemi yudumlarken de yazılan tüm günlükleri değerlendirip insanlara sevgilerimi sunacağım..Ben yinede söylemek istedim..
Sevgilerimle..

21 Aralık 2012 Cuma

DOSTLARIMIZI UNUTMAYALIM

Soğuk hava tüm yurtta etkisini fena halde hissettirmeye başladı.Bizler evimizde bile üşürken dışarıda kalanlara Rabbim yardım etsin.Elimizi uzatabileceğimiz herkese, her canlıya yardım etmeliyiz.
Sokakta kalmış evsizlere rastlarsanız 0212 455 13 00'dan İstanbul Büyükşehir Belediyesi yardım ekiplerine haber verebilirsiniz...
Diğer belediyelerinde bu tip hizmetleri var mı bilmiyorum ama bir evsiz görürseniz belediye ile irtibata geçin.Belki bir el uzatan olur.Ya da Alo 183'ten Aile ve Sosyal Politikalar BAkanlığı'nı arayabilirsiniz.






Bizimle aynı dünyada yaşayan hayvan dostlarımızı da unutmamak gerekiyor.Onlar için yapabileceklerimiz neler şöyle bir bakalım.


Arabanızı çalıştırmadan önce tekerlekte yada motorda bir kedi olup olmadığını mutlaka kontrol edin.
İçine girebilecekleri minik bir baraka ya da soğuktan koruyacak karton sığınaklar yapın.

Sokak hayvanları için dışarıya koyulan suların içine 1 damla zeytinyağı damlatmak soğuğa karşı dirençlendirir
Mahallenizde öncü olun, herkesin evinde pişen yemeklerinden artıklarını toplayarak birkaç kaba ayırarak parklara, kuytu köşelere koyun.
Yaralı ve hasta olduğunu düşündüğünüz bir hayvan görürseniz, en yakın belediyeye haber verin.
Kuşlar için camınızın önüne ekmek kırıntıları serpebilir ya da bahçenizdeki ağaçlara ekmekler asabilirsiniz.

20 Aralık 2012 Perşembe

2013'ten neler bekliyoruz? hadi sen de cevapla okuyucu.

sayfamızın ilk mimi hayırlı uğurlu olsun!
(daha önce vardır belki, gözümden kaçmış olabilir)
bana arseli gönderdi,
ben de doldurdum
buraya da koydum ki siz de doldurun.
 
soru şu,
2013'ten neler bekliyoruz?
ister şunu bunu istiyorum diyin,
ister kendinize benim gibi bi yapılacaklar listesi çıkarın.
 
ama ne olursa olsun link atın ki
okuyalım biz de(: 

 
bismillah.
besmeleyle başlayayım,
dua niyetine geçsin(:
şimdi dünyaya uzaydan bakayım,
tolkien filmlerinin başrolü olayım,
(olsam olsam ork olurum goblin olurum zaten)
cosmopolitan'a yazar olayım desem
inanıcan mı?
yok.
gerçekçi olayım o zaman.
to do list'ime başlıyorum.
- arseli gibi, italya turu yap.
- psy ile gangnam dansı yap.
madonna'dan neyim eksik?
he?!
- çikolata muadili,
aynı derecede mutlu eden
ama kalorisiz bişey icat et.
biyomühendislik bi işe yaramalı.
- için rahat ölebilecek kadar
ferah, huzurlu, vicdanı hafif
bi sene geçir.
 
- master bitsin,
bi de kimsenin kırılmadığı
herkesin haddini bildiği bi törenle
nişan yüzüğü tak.
- dünyanın tüm mutfaklarından
birer yemek dene.
ama öyle böcekli alkollü falan olmaz.
- efsane ol ya.
blog aleminde mi olur
pastacılıkta mı olur
biyomühendislikte mi olur bilmiyorum ama
bi kere yanında yüzümü görmemiş biri
olm bi semmma var var ya desin.
(manyak mıysam neysem artık.)
- birine  nutellalı krepli
içli köfteli, yaprak sarmalı,
chai tea latteli bi kahvaltı sofrası hazırla.
(var bi tuhaflık. şimdi farkettim ben de.)
 - louvre'a gidip mona lisa'nın önünde dikil,
bu ne lan ne güldüğün belli
ne ağladığın diyip
havalı bi çalımla popomu dönüp çık.

- sözlüğün yeni moderatörü ol,
ssg'nin yerini smm alsın.
(bkz: sözlükten uçurulmaya sebebiyet verecek entryler)
  - bu sene,
sevdiğim tüm filmleri tekrar izle.
ki günde üç taneye falan tekabül ediyo,
galiba imkansız.
- sigarayı bırak.
aa bi dakka,
zaten hiç içmişliğim yok ki.
o zaman kullananlar bıraksın,
dilek hakkım boşa gitmesin.
- kimseyi kırma,
kimse seni kırmasın.
ve sanırım ikincisi çok ütopik..

çizmeye tekrar başla
- dünyaya gelen göktaşı var mı bi bak
- seramik kaftanlardan tasarla
- tez zamanda sefere çık 
(yanına sefer tası almayı unutma)
- yeniçerilere bahşiş ver
- kolağasına kol böreği, subaşına su böreği ısmarla
- viyana'ya operaya git
- hollywood'a sinemaya git 
- rio'ya karnavala git
- erdal bakkal'a çaya git
- ispanya'ya el clasico'ya git
- tezini bitir.
- discharge nasıl yapılırmış iyi bi öğren
- 7 kişiyi anime izlemeye alıştır 
- aynaya daha çok bak, her baktığında gülümse.
- golluma bağladın. azcık çık dolaş.
- 10 zaman için 10 kitap okuma.birini yanında taşı onu bitirmeden diğerine geçme
- her zıkkıma gözün dolmasın.
- daha sık daha derin daha anlamlı nefes al
- nefesine kadar paylaş
- tezini bitir.
- birine çiçek gönder
- birine sana papatya alması için baskı yap.evet efenim bildiğin baskı.
- teleferiğe bin.
- ağlayana kadar gül
- cupcake kursuna kaydol
- doughnut kursu falan da bulsan tadından yenmez.
- bi dolgu topuklu siyah ayakkabı al
- ve siyah portföy.
- tezini bitir.
- bi tencere sarma yap dolaba at
- 500. izleyicin şerefine çekiliş düzenle
- o muhteşem ekibe bütün servetini ver, 
istanbul efendisi- tarla kuşuydu juliet ve şark dişçisini peşpeşe oynasınlar
- süte eti cici bebe kat ye onu bi güzel
- arada beynini çıkar formaldehitte dinlendir
- midene sancılar sokan insanlardan uzak dur
- milyonerde aranacak kişilerin listesini yap
- tezini bitir.
- közlenmiş patlıccan salatası yap
- kuzenlerine toka al hep
- bırak dağınık kalsın.
- hiç sevmediğin bi mağazaya arabayla dal.
camlar haşır huşur kırılsın.
fonda pretty woman, yüzünde dev gibi bi sırıtma. 
önce hasarı ödeyebilecek parayı biriktir.
- yuri bilge'den depresyon hırkasını ödünç al
- mısır konservesine kaktüs ek.
- daha güçlü daha sakin daha kararlı ol.
- köprüde yürü
- dünyayı ele geçir. nıhaha.
- tüm şehirlere deniz götür.
- bi gün okula elinde elektrikli testereyle git.
- tıka basa dolu bi yürüyen merdivenin
en tepesinden kendini milletin üstüne bırak
- yıldızları görebileceğin bi yerlerde uyu
- trene bin, ineceğin yerde atla. tren durmadan.
- nobel kazan (çocuk oyuncağı zaten!)
- çivi çakmadan tablo asabilmenin yolunu bul.
- zamanında dublajlı izlediğin tüm filmleri orjinalinden izle
- balkona çık da bi balkon konuşması yap
- bayramda kapıyı çalan veletlere birer kilo nutella ver
- elseiver'a editör ol
- lemmings oyna, doom oyna, insanitarium oyna.
- yüzüstü yatmaktan vazgeç
- bangır bangır paint it black dinle
- yapılacaklar listelerini düzenle,
hepsini bi yerde topla.

heerkesi mimliyorum.
cevaplayazaksınız!
boynunuzun borcu!
yalnız bi de link atın ki doldurduktan sonra,
okuyayım(:
 
 
 

19 Aralık 2012 Çarşamba

Dilek mektubu

Sevgili bütün kızlar,

İçim sıkılıyor kızlar... diyerek konuya direk balıklama dalmış oldum ama olsun affedersiniz beni inşallah...
Olmasını çok istediğim bir şey var ve bu büyük bi anlaşmaya bağlı. O anlaşma olumlu sonuçlanırsa, kendimi projeye kabul ettirmem lazım. Tamam, biliyorum şu an 'ölme eşeğim ölme' diyor olabilirsiniz fekat
UMUT FAKİRİN EKMEĞİ misali ben de, bu işlerin rayına oturmasını ve o işi kapmayı ümit ediyorum.
Burda bi sinerji yaratalım, ne bileyim totem yapalım, dua edelim, iyi dileklerde bulunalım??? Ne dersiniz işe yarar mı ki? Bana yardımcı olur musunuz rica etsem acaba <3
İçimin sıkılması 'ya olmazsa' diye dertlendiğimden. Bir yandan her işte bi hayır vardır, kendini hayallere kaptırma diyorum. Olursa olur zaten, sen elinden geleni yaptın diyorum ama işte diyorum ya biraz elimin kolumun bağlı olduğu konular da var. Eğer bu dileğim olursa uzun uzuuun anlatırım bunu hep birlikte keyfini çıkarırız ama şimdi sadece iyi dileklerinize ihtiyacım var.

Sevgilerimle,

Pia
Not: Eğer uygun görürseniz, sizler de böyle çaresiz kaldığınızda dileğiniz ile ilgili bana bir e-mail gönderin, burda yayınlayalım ve hep birlikte güçlenelim, ne dersiniz? pia_set@hotmail.co.uk den bana dilek mektuplarınızı gönderebilirsiniz.

arseli! affettin mi?

buongiorno okuyucu!
nasılsın?
ben üzgünüm.
 
şimdi olay şöyle gelişti.
üç hafta önce,
okula göndermeyen,
yataktan kaldırmayan,
sadece burnumu silmeye yetecek kadar
enerji üretmeme sebep olan
on bir ayın belası gribe yakalandım.

bloğa eski postların tarihlerini
güncelleyerek koyuyorum uğramadım sanılmasın diye,
blogroll'e göz gezdiremiyorum
kimsenin neler yazdığına bakamıyorum.
çünkü beş dakikadan uzun süreyle
bilgisayar ekranına bakınca
gözlerimden merlin'in ejderhası çıkıyo,
yanmaya başlıyo.

bi de bu süreye isteme-söz telaşı eklendi.
 fındık kadar beynim vardı,
hiçbişeye yetişemedim.

konunun özü şu;
(buraya kadar neden uzattın o zaman deme.)

sayfamızın diğer yazarlarından,
benim blog aleminde ilk takip ettiğim insanlardan,
yanaklarımı sıkacak kadar sempatik blogger
arseli
o arada beni mimledi.

bi yere not ettim doldur bunu iyileşince diye
ama sonra unuttum.
deep dün bana aynı mimi gönderince,
lan dedim beni kim mimlemişti..
düşün düşün bulamadım.

doldururken başına da yazdım,
birinden daha gelmişti
hatırlayamıyorum
çok özür dilerim diye.

ta ki bugün
umay bana arseli'yi hatırlatıp
aydınlatana kadar.

burdan tüm blog aleminin
huzurunda özür dilemek istiyorum.


arseli!
çok üzgünüm.
kırmak istemedim,
yok saymak istemedim.
hasta olmayaydım böyle bi öküzlük yapmazdım.

arseliii!
nolur affeeet noolur eve dön arseliii
sabahaçi uyku uyuyamıyooom!
 (bkz: tülay nolur eve dön)

bi de bu arada kırgın olduğuyla ilgili
post yayınlamış.
öyle duydum.
bana mıydı bilemiyorum ama
banaysa çok özür dilerim..

kırmak istememiş olmam
kırdığım gerçeğini değiştirmez biliyorum ama
valla gribin suçu!





18 Aralık 2012 Salı

KEK / SANAT ESERİ

Dostlar akşam annem, ben ve çocuklar oturuyoruz.Yalan Dünya'yı izliyoruz.Çay koyduk ama bir eksik var.Ne mi? Tabi ki kek.Üşenmedim, oğlum Oğuz'la birlikte şu yukarıda görünen sanat eserini yaptım:))
İşte tarifi:
4 yumurta şiddetle çırpılır.
Üzerine 1,5 su bardağı toz şeker eklenir.Hiddetle çırpılır.
Üzerine 1 su bardağı oda ısısında süt ve
1 su bardağı sıvı yağ eklenir.
1 paket vanilya,
kokusunu salacak kadar tarçın
va alabildiği kadar un eklenir.(alabildiği kadar derken bildiğiniz kek kıvamı işte)
En son 1 paket kabartma tozu ilave edilerek kek kıvama getirilir.
Yağlanmış kek kalıbına dökülür. Biz dökerken dibinde biraz ayırdık ve kakao ekledik.Kakaolu karışımıda kalıbın en üstüne boca ettik.Önceden ısıtılmış fırına attık.kabarana kadar 200 derecede tuttuk kabardıktan sonra 150 dereceye indirdik ayarı. (keki kandırdık:)) Yaklaşık 45 dakika sonra kekimiz sanat eserine dönüştü.Bir yedik bir yedik sormayın.

Bu fotoğraftan da anlayacağınız üzere ilk kestiğim dilimlerin fotoğrafını çekeyim derken ufak bir el keki alıp kaçtı bile....

17 Aralık 2012 Pazartesi

Her Yaşın Ayrı Bir Güzelliği Var

Umay'ın yazısında  'Her yaşın ayrı bir güzelliği var' cümlesini okuyunca direkt aklıma bu şarkı geldi.Tam cuk oturdu bu şarkı derken neden bu şarkıyı ayrı bir yazıda paylaşmıyorum,dedim kendi kendime.

Başta Umay'a sonra tüm kadınlara hediye ediyorum bu şarkıyı...kıpır kıpır..
Dinleyelim bakalım :)

                                                                 İster Ajda Pekkan


                                                           İster Ayten Alpman olsun:


                                                                     Yeter ki gönüller bir olsun :))

13 Aralık 2012 Perşembe

İkinci Şans İlişkisi

Ayrıldığım erkek arkadaşımla bir araya geldik geçen gün.Hani arkadaş arkadaş takılıyorduk öyle.Biraraya gelelim demeye dilim varmıyor ,sadece hayatımda ol yeter,başka kimse kalmadı hayatımda,diyordu.Görüştük ikidir üçtür.Sonra bir baktım bu yine konuyu açıyor.Söz diyor ,bundan önceki hatalarımı tekrarlamayacağım.Bak sözlerime dikkat ediyorum seninle konuşurken,diyor.

Yalaaaaan ! Külliyen yalan ! İnanmayacaksın kızım bu tür şeylere ,bırak bu lafları !

Ama içimden de bir haksızlık mı ediyorum durumları .Belki şimdi daha iyi olabilir.Bak nasıl pişman.Bir şans daha Şükriye bir şans daha !

Söyledim ben de ona.Sana karşı duygularım nötr ,kızamıyorum bile ,dedim.Hakikaten de öyleydi.Yoksa bana mı öyle geldi :( Ettiğin sözler ,alttan alta bir elde bulundurmalar filan..Unutmuş gitmiştim ona karşı bu kızgınlık duygularını.Ama mantığım 'bi dur hele ' deyip duruyordu.Temkinliydi anlayacağınız.

Ya bir insanın huyu kolay kolay değişir mi ! Çevresinde hiçbir insan yok.Yine arkadaşlarımla tanıştıracağım zaman mırın kırın ediyor , beni özlediğini söylüyor ama o gün programımda şiir okuma etkinliği varsa ,gelmiyor ! Seni bri arkadaşımla tanıştıracağım,merak ediyor seni,diyorum.Yine mırın kırın ediyor.Yine dinlemiyor.yine umursamıyor.Bu nasıl mantık anlamadım.Başa sardık !

Tutmuş dün de ,boynum tutuklu olduğu ,sancımın zirve noktasındayken yemekleri yap hazırla tatlım ,ben geliyorum demez mi ! Ağrım bir taraftan,yorgunluk bir taraftan,bir destur evime daha yeni ayak basmışım bu neden bahsediyor !

Koyun can derdinde,kasap et derdinde.Benim yemeği göreceğim halim yok.Ki,yemek yapacak enerjim yok.3 köy gitmişim uzak uzak,yollar kötü,dolmuşumuz sallanıp durur,o sallandıkça boynumun ağrısı zıplar.Ben gün nasıl biter derken adamın benden beklentisine bak !

Kaldı ki, evde benden başka kimse yok.Müsait olmadığımı ,tek başınayken onu eve koymamın mümkün olmadığını efendice! söyledim.Gerçekten ama bakın ,uygun bir usturupta net ve açık şekilde ifade ettim.Sonra  ben o ağrıyla yarım yamalak uykuyu bir ara kandırıyorken evin kapısı çalmasın.!!
Ara sıra bu centilmen beyimiz evin köşesine bırakır da,maşallah evimiz de karakol merkezi gibi göbekte.Ben söylemesem ,evin kapısı şark kapısı gibi olduğundan meydanda.Zaten çoğu arkadaşım bilir benim evimi.
Kapı çalındı.Odamın penceresinden kafamı bir uzattım arkadaş, o ! Şaşkoloz gibi oldum.Bir yandan da cepten arar.bir de sormaz mı ,kaçıncı daire sizin ev ,diye !!

Bir de yetmezmiş gibi kapıyı açarsın,farkettirmeden girerim diye ! Kabalaşacağım şimdi !!!
ya ben mi çok mu muhafazarkarım ya .Ben ailemle yaşayan biriyim.Şimdiye dek tek bir laf ettirmemişim,şimdiki özgürlüğümü yılların vermiş olduğum güvenine dayalı olarak rahatça takılıyorum.Amaaa rahat derken de yani...hop dedik birader ,orda bri dur bakalım sen !

Ben mi çok muhafazakarım ya ! Bu ne rahatlık ! Bunlar beni enseye vur al tokadı gibi biri sanıyorlar he ! Tiyatrocuyuz,oyuncuyuz ama o kadar marjinal hayatımız yok şekerim bizim ! 

Özledim diyen o zat-ı muhtereme bugün Keyife gideceğim şiir gününe dedim.' Gelmek ister misin' 
özeldim mözledim fasa fiso .İki gün görüşmemişiz ,sen beni çok sevdiğini iddia ediyorsun,sık sık söylüyorsun bunu.Sonra babanla eve gideceğini söylüyorsun.Şiir okuma gününe gideceğimi duyunca çark ediyorsun.İşte sen benim beğenilerime bu kadar saygı duyuyorsun !

Velhasıl kelam bir insan ilk şansını harcıyorsa ikinci şansı haketmiyor demektir.Yani şu bir hafta içinde beni kudurtmayı başardı.
Demek ki ne oluyormuş ,
ikinci şans verilmiyormuş.Huylu huyundan vazgeçmiyormuşBir insan asosyalse hep öyle gidiyormuşEn yakın arkadaşının ,yemeli içmeli,yatmalı kalkmalı arkadaşının düğününe gitmiyorsa ,ona değer vermiyor demektir bu.Ona vermeyen bana mı verecek canım.

Demek ki ,ne olması gerekiyormuş :
-Bir insanın seni seviyorum sözcüğünden ziyade sevdiğini göstermesi gerekiyormuş.
-Ailesiyle ,arkadaşlarıyla ilişkisi kopuksa o kişiden uzak durmak gerekiyormuş
-bilgi dağarcığı facebook duvar yazılarından oluşuyorsa ,uzak dur ondan,oluyormuş !
-dört yıl matematik bölümü okusa da matematik konusunda kendine bir şey katamıyorsa işlenmemiş ham odun oluyormuş . 
-bir paket sigaraya para bulup da sevdiğini aç bırakan,(parasından değil de centilmen olmayışından )kız arkadaşından karnını doyurmasını bekleyen adamdan hayır gelmezmiş.
-arkadaşlarınla buluşma konusunda kemküm ediyorsa,seni özlediğini söyleyip,onun mutlu olduğu mekanda olmak istemiyorsa,yakın çevresiyle buluşmak ,arkadaşlarıyla tanıştırmak istemiyorsa 
ondan uzak olması gerekiyormuş.
Değiştim sözüne iseee....asla ve asla inanmamak gerekiyormuş....
Bir şans daha istenen ben gibi arkadaşlara burdan söylüyorum:
İleride evleneceğiniz ,beraber olacağınız insanın hangi huylarına tahammül edip hangisini edemeyeceğinizi,hangi huyunu değiştirip hangisini değiştiremeyeceğinizi,onu olduğu gibi değerlendirmeye almanız gerektiğini,evlenmek için evlenmek anlayışından ziyade artı yönlerini eksi yönlerini karşılaştırarak ,aile ilişkilerine bakarak,arkadaş ortamına bakarak,seçtiği cümlelere dikkat ederek,akıl ve duygu terazinize bakarak değerlendirmek gerekiyor.Çok şeyin uymasını bekleyemeyiz belki ama sizin için temelde önemli olan şeyleri tahlil etmek gerek.
 

Bir insana ikinci şansı vermek  insanı hem çok kızdırıyor..hem kendine karşı acımasız oluyorsun.Neden yaşadıklarını unutuyorsun,hiç mi içinde bir kin bir nefret olmaz diye...hem de kırılıyorsun..
demek ki sevmişsin diye bir şey yok...Hatası olabilir,telafi etmek istiyor diye yumuşuyorum.Bazen hayatımda en çok istediğim şeyin azıcık kin duygusu olmam !

Hangisi daha iyi bilemiyorum :(

Tanrım ne olur söyle bana,geçinilmesi zor bir insan olamam ben ! Neden karşıma böyle insanlar çıkıyor ! Bir kere de aklı başında düzgün,olgun,kendini yetiştiren,konuşmasını dinlemesini bilen,benden daha bilgili ve olgun insanlar çıksın !

Yarın bu iş biter.Dilimi de ısırayım.Ahannn da buraya yazıyorum !!!

Yoksa böyle yalnızlığıma şükürler olsun,ne rahatmışım ben :))





YANİ

11 Aralık 2012 Salı

HALETİ RUHİYEM




  Umay şekeri bi el at dedi..Bende geldim..Vallaha el değil kılımı kımıldatacak halim bile  yok ama yine de bi gayret yazıyorum..Efendim bilenler bilir çalışan bir anneyim ben..Laf biraz devrik oldu ama idare ediniz artık..Boyum kadarda kızım var..Yavrum bugünlerde eve geldiğimde muhteşem bir enerji patlaması yaşıyor bana karşı..Hayır bunlara okulda bişey mi veriyorlar bilmiyorum..Yahu insan hiç susmadan 3 saat boyunca konuşurmu..”Dur bi dilim damağım kurudu” diyip yine anlatıyo yine anlatıyo..Resmen salağa döndüm, beyin fırtınası yaşadım..Dandanakan savaşından girip, sınıf içi dedikoduları döküp, kim kiminle ne yapmış ne etmiş, mahallenin köşedeki bakkalında ne gibi ekşınlar olmuş, fen öğretmeni nasıl kızıyo, İngilizceci nasıl çığırıyo inanın şu anda dumur oldum..İki gıdım uykum vardı o da gitti çok şükür, kendileri mışılda mışıl uyumaktalar..Bi de onu dinlerken konsantre dinlicen..He he dedinmi hemen uyarıveriyor..Eve geldim, yemek, bulaşık, çamaşır aşamalarında ne yaptığımı bilemedim..Zaten işten eve akşam iki saatlik yolculukta ben benden geçiyorum..Böyle farklı bir boyuta giriyorum İstanbul trafiğinde ..Gogıle beni en iyi hangi görsel tarif eder dedim..Ahanda elimde bu var al hayrını gör dedi..
Aldım hayrını gördüm..
Sizede hayırlı günler dilerim artık ne diyim..

to do list


Ama eğer illa da bişeyler yapıcam 
dolu dolu listelerle yaşamam gerek diyorsan;

- Daha fazla dinle

- Daha fazla sus

- Daha dikkatli bak

- Daha çok oku

- Kıymetini bilmeseler de daha çok gül (:

- Bazı insanları/durumları
illa seveceksen hobi olarak sev.

- Sevgi test edilebilecek bir şey değil,
yaptırma öyle şeyler kendine,
yazık..

- Hayatının en güzel senelerini boşa harcama.
Sonunda bi dolu şey istediğin gibi olmayacak.
Çok güzel günler de göreceksin ama
dünya üzerinde en çok güvendiğin insan
seni bir anda yalnız da bırakabilir.
Üzülme, bir şekilde atlatılıyor
ama kolay değil.
Fırsatın varsa kaç bence.

- Bol bol hata yap

- Öl. Zaman geçtikçe zorlaşıyo çünkü..




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

... BÜTÜN KIZLAR TOPLANDIK ... Template by Ipietoon Cute Blog Design and Waterpark Gambang